ALMANYALILAR – Corona günlerinde politikacılar ne yapıyorlar, günlük hayatları nasıl, bizim hayatımızın hemen her anını belirleyen politikaları üreten insanlar bu kriz günlerinde ne yapıyorlar merak ettik. Sıradan iktidar partilerinin ne yaptıklarını izlenen günlük politikalardan az çok kestiriyor ve biliyoruz. Bu yüzden politikacıların krizden nasıl etkilendikleri konusunu bir muhalefet partisi politikacısına sormayı uygun gördük.
Hamburg’un DİE LİNKE (Sol Parti)’den son yapılan seçimlerde yeni milletvekili seçilen yılların muhalif politikacısı milletvekili Metin Kaya’ya bu salgın günlerinde neler yaptıklarını, kişisel görüşlerini ve partisinin izlediği politikaları sizler için sorduk:
Almanyalılar: Kişisel olarak sizin konuyla ilk temasınız nasıl oldu, yani Corona lafını ilk ne zaman duydunuz, ne zaman üzerinde ciddi ciddi kafa yormaya başladınız?
Metin Kaya:
Corona sözcüğünü ilk olarak Aralık 2019 sonuna doğru duydum. Daha sonra
gerek televizyonlarda gerek yazılı basında konuya ilişkin epeyce haber
ve belgesel çıkmaya başladı. Ben de herkes gibi merak edip çeşitli
kanallar üzerinden araştırmaya başladım.
Konuya ciddi kafa yormaya başlamam ise bu salgının Çin Halk
Cumhuriyeti’nde ortaya çıkması sebebiyle oldu. Yani sol düşünceye sahip
olmam ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin en azından görece sosyalist bir ülke
olması nedeniyle kafamda elbette bazı sorular dolaşmaya başladı. Ayrıca
sizin de bildiğiniz gibi daha 2013 yılında Almanya’da Robert Koch
Enstitüsü’nün Federal Parlamento’ya sunduğu bir ‘Risk Analiz Raporu’
var. Bu raporda çok ayrıntılı bir biçimde Corona isimli bir virüsün Çin
Halk Cumhuriyeti’nin güneyinde ortaya çıkabileceği, milyonlarca insanı
etkileyeceği ve buna bağlı olarak çok sayıda ölümlerin yaşanacağı
belirtilmiş durumda. Bunlar ortadayken gerek Federal Almanya’da gerek
ise Avrupa Birliği’nde neden zamanında önlemlerin alınmadığı elbette
sorgulanması gereken konulardır.
Bir politikacı olarak siz bu küresel salgını nasıl değerlendiriyorsunuz? Nedir, nereden geldi, nereye gidiyor?
Yukarıda belirttiğim gibi konuya ilişkin epeyce varsayımlar veya komplo teorileri ortalıkta dolaşıyor. Kimileri virüsün suni bir virüs olduğunu ve küresel ekonomik çıkarların korunması nedeniyle ve özellikle Çin Halk Cumhuriyeti’nin dünya çapında hem ekonomik hem de politik yükselişini engellemek için bilinçli üretildiğini söylüyor. Kimileri ilaç tekellerinin bir komplosu olduğunu söylüyor. Kimileri ise dünya borsalarındaki spekülatif işlemler nedeniyle oluşan riski bertaraf etmek için oluşturulmuş bir tezgâh olarak değerlendiriyor. Bunların hepsi belirttiğim gibi varsayımlar ve komplo teorileridir. Ben bunlara inanmıyorum elbette. Bence sorun COVID-19 (Corona) veya hangi isimle olursa olsun böylesine salgınlara karşı sağlık sistemlerinin birer kâr merkezleri haline getirilmesi ve hastalara müşteri gözüyle bakılması nedeniyle bu kadar çabuk yayılabildi ve bu kadar çok ölümlere neden oldu. Sağlık sistemlerinin özelleştirilmesi, sağlık alanında çalışanların ücretlerinde yaşanan düşüş, iş saatlerindeki yoğunluk, yatırımların ancak kârlı ünitelere yapılması vs. bu süreci hızlandırdı. Durum böyle iken çözüm de o kadar basit. Sağlık sektörü devletin elinde ve kontrolünde olmalıdır, tüm özeleştirmeler iptal edilmelidir, sağlık sektöründe hastalara müşteri değil insan muamelesi yapılmalıdır, bu tür salgınların ileride de olacağını hesaplayarak sağlık alanına azami düzeyde yatırım yapılmalıdır, eğitimin kalitesi artırılmalıdır.
Salgınla ilgili partinizin izlediği politikalar hakkında bilgi verir misiniz? Resmi izlenen politikalarla aradaki en büyük farkı nasıl tanımlardınız?
DIE LINKE, şu an için izlenen ve adına ‘sosyal mesafe’ denen politikaları elbette destekliyor. Salgının daha fazla yayılmaması için gerekli ve zorunlu önlemlerin alınmasını destekliyor. Ancak alınan bu önlemler mutlaka sağlık alanıyla sınırlı kalmalıdır ve belirli bir süre için geçerli olmalıdır. Biz, yani DIE LINKE olarak Hamburg Eyalet Meclisi’ne sunduğumuz bir önergede sürenin 31 Aralık 2020 ile sınırlandırılmasını ve o tarihe kadar temel hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaların peyderpey kaldırılmasını istedik. Ancak bu önergemiz SPD, CDU, Grüne ve AfD oylarıyla reddedildi. Bu salgın bahane edilerek temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması veya tümden ortadan kaldırılması sürekli bir hale getirilmemelidir. Buna kesinlikle karşı çıkıyoruz. Ayrıca bilindiği gibi hem Federal Hükümet hem de Hamburg Senatosu bir acil yardım paketi açıkladı. Biz, sunulan bu yardımların gerçekten yardım olmasını talep ediyoruz. Yani kredi olmaktan çıkarıp bu zor günlerde iade edilmeksizin yardım olmalıdır. Bu kapsamda sadece büyük şirketlere değil aynı zamanda küçük işletmelere, serbest meslek sahiplerine, kültür alanında çalışan kültür ve sanat insanlarına, derneklere vs. bu tür yardımların miktarının artırılmasını ve belirttiğim gibi kredi olmaktan çıkarıp gerçekten yardım olmasını sağlamak gerekiyor. Görüldüğü gibi yeterince ve fazlasıyla kaynak mevcut. Mali destekler için bu zor günlerde maalesef sadece internet üzerinden müracaat edilebiliyor. Ancak doldurulması gereken formların hepsi Almanca. Yani Almancaya hâkim olamayanlar ya bu desteklerden faydalanamıyor ya da paralar ödeyerek kendilerine yardımcı olabilecek yerlere başvuruyorlar. Bu arada kimi dolandırıcıların da tuzağına düşebiliyorlar. DIE LINKE olarak bu formların Hamburg’da yaygın olan Türkçe, Kürtçe, Polonyaca, Rusça, Arapça, Çince, Tayland dillere çevrilmesini veya bu lisanları bilen insanların istihdam edilerek müracaat edenlere telefonda yardım etmelerin talep ediyoruz. Hamburg Senatosu’nun acilen adım atmasını talep ediyoruz.
Ayrıca Avrupa’nın en zengin kentlerinden biri olmasına ve 42 bin 500 milyonerin yaşamasına rağmen Hamburg’da insanlar sokakta yaşamak zorunda bırakılıyorlar. Evsiz insanlara ve mülteci kamplarında yaşamak zorunda bırakılan binlerce insanlara daha fazla destek sunulmalıdır. Bu sıkıntılı günlerde onlara hijyenik ortamda yaşayabilecekleri, sağlık hizmetlerinin verildiği konutlar sunulmalıdır. DIE LINKE olarak şu an boş duran otellerin bu nedenle belediye tarafından kapatılması gerektiği vurguluyoruz. Zaten yaşamaya yetmeyen HARTZ IV ödemeleri artırılmalıdır ve evde kalma nedeniyle süreler dikkate alınmamalıdır.
İzlenen bu politikalara gelen tepkiler nasıl, bunları inceleyip değerlendirebiliyor musunuz?
DIE LINKE olarak insanların bizden elbette farklı talepleri var. Gelen elektronik postalarda veya telefonlarda temel hak ve özgürlüklerin daha fazla kısıtlanmasına karşı çıkmamız desteklenirken daha radikal önerilerde bulunmamız da isteniyor. Özellikle bu zor günlerde dayanışmanın ne kadar önemli olduğu vurgulanıyor. Hamburg Eyalet Meclisi’nin henüz tam kapasite çalışamaması eleştiriliyor. Genel olarak alınan önlemler sürekli olmadığı ve Almanya Anayasası’nda güvence altına alınmış hak ve özgürlükler daha fazla kısıtlanmadığı sürece kabul görüyor. Mali yardım paketlerinin yetersiz olduğu, kreşlere ve yuvalara gönderilen çocukların bu zor günlerde evde kalmaları nedeniyle çok sayıda ailenin zor durumda kaldığı belirtiliyor. Yaşlı ve yardıma muhtaç insanlara daha fazla yardım edilmesi gerektiği belirtiliyor.
Virüsten korunmak konusunda resmî kurumların göçmenlerin dillerinde çok az bilgilendirme yaptıklarını biz Almanyalılar olarak saptadık. Bu konuda ne düşünüyorsunuz ve sizin insanlara korunma yönündeki tavsiyeleriniz neler?
Maalesef bu konuda başından beri talep etmemize rağmen Hamburg’da yaşayan farklı ülkelerden gelen insanlara kendi dillerinde bilgilendirme yapılmadı. Bu, Hamburg’da yaşayan on binlerce insanın yeteri derecede bilgiden mahrum bırakılması demektir ve asla kabul edilemez. Biliyoruz bu bahsini ettiğimiz on binlerce insan içinde Amanca dilini fevkalade iyi bilenler var. Ama buna rağmen farklı dillerde bilgilendirme yapılmalıdır. Mali yardım paketine ilişkin sadece sıkça sorulan sorular bölümü Türkçe, Polonyaca, Rusça dillerine çevrildi. Ama asıl formlar hâlâ Almanca ve bu formların doldurulmasında kendi dillerinde yardımcı olacak insanlar da istihdam edilmedi. Genel olarak neredeyse her gün yayınlanan yeni bir genelgeyi farklı dillere çevirmenin kolay olmadığını biliyoruz. Ancak böylesi durumlarda bunun vazgeçilmez olduğunu da belirtmemiz gerekiyor. Umarım yapılan tüm başvurular dikkate alınır ve bu eksik bir an önce giderilir.
Teşekkür ediyor çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
08.04.2020
Bu söylesi 8 Nisan 2020 tarihinde almanyalılar.com sitesinde yayınlandı.
SARS-CoV-19 resim kaynağı: https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=86444014